Perakende dünyasının önemli isimlerinden UK High Street Task Force Yönetim Kurulu Üyesi - Portland Design Genel Müdürü Ibrahim Ibrahim, D&R Kanyon’da okurlarıyla bir araya geldi. “Geleceğe Hazır Perakende” isimli ilk kitabını okurları için imzalayan Ibrahim, dijitalleşmenin perakendeye etkisi, sürdürülebilirliğin önemi, tüketicinin perakendeden beklentisi, sektörün bugünü ve geleceği gibi önemli konularda merak edilenleri yanıtladı.

Kültür, sanat ve eğlenceyi tek çatı altında birleştiren D&R, sektörün lider isimleriyle okurlarını buluşturmaya devam ediyor. Dünyanın önde gelen perakende fütüristlerinden biri olarak tanınan, UK High Street Task Force Yönetim Kurulu Üyesi – Portland Design Genel Müdürü Ibrahim Ibrahim’in “Geleceğe Hazır Perakende” adlı ilk kitabının tanıtımı ve imza günü, D&R Kanyon’da gerçekleşti. Ibrahim Ibrahim’in perakende sektörü üzerine yaptığı sohbete D&R Genel Müdürü Mustafa Altındağ ve Esas Gayrimenkul CEO’su Cem Eriç’in de eşlik etti.

Ibrahim, perakendenin dönüşümü, mağazaların kendini yeniden konumlandırması, yeni tüketici profili ve müşteri deneyimini yeniden tasarlamak gibi perakende sektörünü yakından ilgilendiren konular üzerine davetlilerin sorularını yanıtladı.

“Dijitalleşme, mağazaları özgürleştirecek”

Dijitalleşmenin perakendedeki değişimini ele alan Ibrahim; “Hayatın analoglaşması gibi bir trend var. Fiziksel perakendenin gelişimine şahit oluyoruz. İnternet, mağazaları bitirmeyecek ama inanılmaz tecrübelere doğru özgürleştirecek. Bunun en güzel örneği kitaplar. Edebiyat festivallerinin arttığını görüyoruz, her sene daha fazla insan bu festivallere katılıyor. Bu sadece kitaplarla ilgili değil, yazar, hikaye ve yaşam tarzı gibi kitabın etrafındaki ekosistemle de ilgili. Bunu oyunlarda ve kitap okuma artışında da görüyoruz. Kağıt sayfalarından öte bir hayat sunuyor kitaplar. Dijitalin fizikselin yerini alacağını asla düşünmüyorum”  dedi.

“Perakendede hizmetin ötesine geçmeli, tüketiciyle yakınlık kurmalıyız”

Müşteriyi yakından tanımanın önemine değinen Ibrahim; “Stratejik açıdan perakende konusunda değişim göstermeliyiz. Perakende sadece ürün satan ve ona odaklanan bir yer olmaktan çıkmalı. Mağazayı sadece dağıtım kanalı olarak değil bir toplum merkezi olarak düşünmeliyiz. Fiziksel bir mağazanın kavram, amaç ve tanım açısından toplum için ne anlama geldiğine odaklanmalıyız. Alışverişten iletişime geçiş sağlamamız gerekiyor. Tüketiciyle daha fazla yakınlık ve samimiyet sağlanmalı. Müşteriler olmadan yakınlık elde edemeyiz. Mağazaların ve perakendenin geleceği hikayelerde yatıyor, salt mağazalarda değil. En önemlisi de kitlemizin neye ilgisi olduğunu öğrenmemizi sağlayacak bilgileri toplamak. Önce onların ne istediğini anlamalıyız. Hizmetin ötesine gitmek gerekiyor, müşteriler için ritüeller olabilir. Vizyonumuzu yeniden tanımlamamız gerekiyor”  dedi.

“Müşterilerimizi, ilgi ve isteklerine göre ayırmalıyız”

“Müşterilerimizi yaş, cinsiyete göre ayıramayız, ilgi ve isteklerine göre ayırmalıyız. Bu yüzden de iyi bir araştırma yapmalıyız. Kültüre odaklanmalıyız. Tüketicinin davranışı neye göre etkileniyor, hiçbir marka kültüre bağlı olmadan var olamaz. Büyük markalar ortaya çıkmadan önce toplumları, toplulukları, kültürü anlamayı gerektiriyor. Çin’den İtalya’ya her zaman bu geçerli.”

“Büyük markalar yerelleşiyor”

Türkiye’nin bir AVM ülkesi olması konusuna da değinen Ibrahim, yerelleşmenin öneminden şu sözlerle bahsetti: “Klon AVM’ler büyük bir problem. Her AVM’de aynı mağaza var ve hepsi aynı gözüküyor. İstisnalar var ama azınlıkta. Tabii ki her AVM’nin kendine özgü bir müşterisi var ama perakendecilere geldiğimizde bunu yerelleştirmek, lokalize etmek gerekiyor. Covid-19’dan sonra yükselen bir trend doğrultusunda büyük markalar yerelleşmelerini artırıyor. Yerel tüketicinin datalarını toplayıp, tüketiciye mağazada sunulan ürünleri bu datalara göre belirliyorlar. Bir mağaza oluşturmadan önce gerekli data toplanmalı ve müşterinin ne istediğini, ne tür bir tecrübe arzu ettiğini anlamalıyız. Büyük markalar yerelleşiyor çünkü toplum da artık bağımsız, küçük markaları tercih ediyor. Tüketiciler genelde büyük olandan vazgeçiyor. Bu uçsuz bucaksız modern kültüre karşı bir reaksiyon var, bizim de buna cevap vermemiz gerekiyor. Tüketiciler markalarla etkileşim içinde olmak istiyor.”

Tüketici, markanın topluma karşı davranışını önemsiyor

Perakende de sürdürülebilirliğin önemine değinen Ibrahim; “Sürdürülebilirlik, her işin kalbinde olan bir durum. Sadece gelir değil sorumlu bir gelir elde etme gündemi var.  Tüketici aktivizminden çalışan aktivizmine kadar aktivizm konusu gündemin önemli bir alanını kaplıyor. Çevreyi ve insanı düşünmemek günümüzde söz konusu olamaz. Dünya ve güç değişirken, güç tüketicinin eline geçiyor. İstatistiklere göre bugün tüketiciler markaların ürünlerini, markanın davranışlarına göre satın alıyor. Günümüzde şirketler de sadece gelire değil topluma karşı sorumluluklarına da önem veriyor. Markaların ve işletmelerin politik olmak dışında bir şansı yok. Sadece işi yaparak geliri elde edemezsin. Toplumun ve dünya için nasıl bir rol oynadığını göstermelisin. İşletmeler için sadece gelir elde etmek yeterli değil, gelir sorumluluk sahibi olarak elde edilmeli. Dolayısıyla artık iş dünyasının politikleşmesini her yerde görebiliyoruz” açıklamalarında bulundu.